Sepette ürün yok
En çok suya ihtiyaç gösteren uzvumuz beynimizdir. Vücudumuza aldığımız mikroplu suyun beynimize ne kadar zarar verdiğini biliyor muydunuz?
Uzmanlar sağlıklı bir insanın günde asgari üç litre su içmesi gerektiğini söyler ama nasıl su içmesi gerektiğini söylemezler.
Sudaki kimyasal maddeler, bakteriler, mikroorganizmalar, tenyalar, insan ve hayvan kalıntıları, kireç, klor vs. gibi maddeler insan yaşamını, sağlığını ve ekonomisini bir hayli etkiler.
-Suyun içindeki aşırı kireç(sertlik) midede hazmı zorlaştırır.
-Birçok mide ve bağırsak hastalığına yol açar.
-İdrar yollarında kum ve taş oluşturur.
-Diş taşı oluşumuna sebep olur.
-Adale ve eklem kireçlenmesine sebep olur.
-Birçok romatizmal hastalığa sebep olur.
-Sayısız kemik hastalığının başlangıcıdır.
-Çocukların kemik yapısını vaktinden önce sertleşmesine sebep olur, böylece kısa boylu nesiller oluşumunu sağlar.
-Klor içindeki trialometan kansorejen etkilere sahiptir.
-Klor ve su birleşince kanserojen etkili maddeler oluşur.
-Suyun içindeki aşırı klor guatr hastalığına sebep olur.
-Bayanlarda kansızlığa yol açar.
-Saç dökülmesi, göz kızarmasına sebep olur.
-Ciltte sivilce, kaşınma, kızarıklık hatta egzamaya varan rahatsızlıklara sebep olur.
Verdiğimiz örnekte suyun içine yerel yönetimlerin kattığı kireç ve klorun insan sağlığına etkilerinden birkaçını belirttik. Oysa suyun içinde yüzlerce istenmeyen madde var.
Türkiye'de artık ambalajlı su tüketimi, çok uzun zamandan beri bir lüks olmaktan çıkmıştır. Şebeke sularına olan güvensizlikten dolayı, vatandaşlarımız, gelir durumu ne olursa olsun, ister lüks villada ister gecekonduda yaşıyor olsunlar, Sağlıklı ve Temiz İçme Suyu ihtiyacını karşılayabilmek için ambalajlı suları yoğun biçimde tüketmektedir. Kamu otoritesi tarafından su sektörünün genel toplum sağlığı üzerinde belki de ilaç sektöründen bile daha etkili ve önemli olduğunun artık anlaşılması gerekmektedir.
Bu yazı Derkii dergisinin 6. Sayısından alınmıştır.